ERMENEK EKONOMİSİ

İlçe ekonomisi tarım, hayvancılık, madencilik, taşımacılık sektörlerine dayanmaktadır. Ermenek yöresi zengin yer altı ve yerüstü kaynaklarına sahiptir. Bölgede 75.000 hektarlık büyük bir alan içerisinde değişik maksatlarla yüzyıllardır işletilen pelit, her çeşit çam, köknar ve ülkemizde nadir bulunan sedir ağaçlarının oluşturduğu orman varlığı yanında kömür, demir, krom, kurşun vs. gibi zengin maden yatakları da mevcuttur. Yalnız günümüzde bir kısım kamu ve özel işletmeler eliyle bunlardan sadece kömür istihsali yapılmakta olup, onun da yıllık üretimi 600.000 tonun üzerindedir. Dolayısıyla bölge diğer maden işletmeleri açısından büyük oranda yatırım beklemekte ve bu gerçekleştiği takdirde ülke ekonomisine önemli katkılar yapabilecek bir konumda bulunmaktadır.

İlçemizin toplam arazisi 110.311 hektardır. Bunun 24.100 hektarı kültür arazisidir. Kültür arazisinin 7.900 hektarı hububat alanı, 2.580 hektarı bakliyat alanı, 215 hektarı sanayi bitkisi alanı, 1.406 hektarı meyve alanı, 3.500 hektarı bağ alanı, 506 hektarı sebze alanı, 7714 hektarı nadas alanı, 65 hektarı terk edilmiş alandır. Kültür arazisinin 8.334 hektarı sulanmakta, 15.766 hektarı da sulanmamaktadır.

İlçemizde; 2.100 Koyun, 16.600 Kıl keçisi, 2.959 Sığır, 12.000 kanatlı ve 5.100 Arıkovanı bulunmaktadır. 2.050 adet inekten yılda ortalama 6.150 ton süt elde edilmektedir. Bunun 1.000 tonu evlerde kullanılmakta, 5.150 tonu ise mandıralar tarafından değerlendirilmektedir. Yaklaşık olarak 1.700 ton peynir yapılmakta 2.000 kg tereyağı elde edilmektedir.
Ermenek yöresinin büyük kentlere uzak dağlık bir bölgede sıkışıp kalması ve çevre ile ilişkileri güçlükle sağlanabilen bir yer olması sebebi ile burada el sanatları gelişip, çeşitlenmiş ve önemli bir geçim kaynağı haline gelmiştir. Özellikle dokumacılığa dayalı küçük işletmeler son yıllara kadar dayanabilmiştir. Bunun yanında kunduracılık, terzilik, demircilik, bakırcılık, ağaç doğramacılığı, halıcılık ve yapı sanatları da yörenin kapalı ekonomik sistemi içerisinde önemli bir yere sahiptirler. Onun içindir ki Taşeli mıntıkasında yer alan yerleşim bölgelerindeki zanaatkârların çoğunluğu Ermeneklidir. Yine bu sistem içerisinde yöredeki Pazar ve panayırlar, (Zeyve, Bardat, Barçın vs. gibi) belli başlı alışveriş merkezlerini ve sosyal faaliyet alanlarını oluşturur. Ermenek Baraj gölünün tamamlanmasıyla bölge hareketlilik kazanmış; turizm ve gelir çeşitliliği artmıştır. Yüz yıllarca suskun ve unutulmuş olarak kalan Ermenek ve çevresinin çehresi değişmiştir. Ermenek ve çevresinde oldukça yoğun tarih ve kültür kalıntıları bulunmaktadır. Bunlara kısa değinecek olursak şöyledir.

Firan Kalesi (Ermenek Kalesi): Ermenek Kalesi olarak da anılan kale kartal yuvası benzetmesine uygun bir şekilde tamamen kayaların tabi oluşumu ile meydana gelmiştir. Oldukça dik ve sarp bir kaledir. Şehre hâkim bir mevkidedir.

Maraspoli mağarası dünyanın en büyük mağaralarından ve yeraltı derelerinden biridir. Bu mağara ilçe merkezindedir. Ermenek’in sayısız pınarlarının besleyen suların bu yeraltı deresinden geldiği Dr. Jeolog Temuçin Aygen ve arkadaşlarının incelemelerinden anlaşılmıştır. Son 1990 yılında yapılan incelemelere göre mağaranın yaklaşık 1500 metrelik suyolu kesimi haritalanmış ve planı çıkartılmıştır. Ayrıca buradan alınan sudan hidroelektrik santrali kurulmuştur. Hatta bu santral ile Ermenek Türkiye’de elektriğe kavuşan 3. İlçe olma unvanını kazanmıştır.
Mennan Kalesi: Mennan sığınılan sığınılacak yer anlamındadır. Mennan kalesi bu tarife uyabilecek en doğru yerdedir. Kale Ermenek Mut, Gülnar yolu üzerinde Ermenek ve Erik çaylarının birleştiği yere yakın olan bir dağın üzerine kurulu tabi bir kaledir. Alınması bir hayli zor savunulması kolay bir kale, olarak tarihteki yerini hak ederek almış olan Mennan top menzili dışında olma özelliği ile birçok kavme ve orduya sığınma yeri ve barınaklık yapmıştır.

Mennan Kalesi Hititler, Lidyalılar, Asurlar ve Persler zamanını görmüş daha sonra Selevkos, Roma, Bizans ve Araplar en sonra da Selçuklu, Karamanoğulları ve Osmanlı devirlerini yaşamıştır. Harçlı seferlerinin üçüncüsünde harçlılar Mennan’a sığınarak Selçuklu akınlarından kurtulmaya çalışmışlardır. Karamanoğulları Kaleyi tamir etmişlerdir. Kalede halen depolar sarnıçlar ve bina kalıntıları bulunmaktadır. Fatih Sultan Mehmet Devrinde Karamanoğulları Pir Ahmet Bey, Osmanlılarla yaptığı savaşı kaybederek Mennan Kalesine sığınmış ancak onu adım adım takip eden Osmanlı sadrazamı Gedik Ahmet Paşa, Mennan kalesi önlerine toplar getirterek kaleyi yerle bir ettirmiştir. Mennan kalesi, bugün bile heybetinden bir şey kaybetmemiştir. Bir yerden ve oldukça zahmetli yollarla kılavuz eşliğinde ulaşılabilmektedir.

Tol medrese şehir merkezindedir. Karamanoğulları devrinin ilk büyük eserlerindendir. H.740 miladi 1339-1340 tarihinde yapıldığı anlaşılan Ermenek’teki Tol Medrese Emir Musa tarafından yaptırılmıştır. Emir Musa 1339 ve 1340 tarihinde Karamanoğulları Sultanı değildi. Ermenek Valisi idi. Kitabesinin anlamı “Bu mübarek medreseyi 740 yılında, gazi, ibadet eden, bilgin ve büyük emir Karamanoğlu Mahmutoğlu din ve dünyanın zineti (Baha-Üddin) Musa yaptırdı.” Medrese H.1120, Miladi 1611 yılında Şahin isminde birisi tamir ettirmiş. Tamiratlar değişik zamanda sürmüştür. Medrese enkazları arasında bulunan bir taşta Farsça yazılıdır. Türkçe anlamı ,”Bu Dünya’dan ne cihanlar gelip geçti. Nice Başbuğların köşkü ve tahtı dünyada kaldı. Bu dünya sadece Allah’tır.“ Vakfiyesinden anlaşıldığına göre: Tolmedrese İçel’de (Mut-Anamur-Silifke) ve hatta Karaman’da tanınmış büyük bir eğitim ve öğretim kurumudur. Bu öneminden dolayı İçel’den çok Vakıflar vardır. Burada dini bilimler yanında pozitif bilimlerden matematik ve astronomide okutulmuştur.

Ulu Camii: Ermenek’te mevcut camilerin en büyüğü olup, ceviz ağacından işlenmiş kapı kanadı üzerindeki kitabesine göre Karamanoğulları devri eseridir Hicri 702. Miladi 1302 tarihinde Kerümüddin Karaman Bey, oğlu Mahmut Bey tarafından yaptırılmıştır. Ancak Mahmut Bey’in ölümünden sonra aslında bu camii oğlu Halil Bey tarafından tamamlandığı muhakkaktır. M.1710 da Şeyh Seyit Hacı Abdilvehhab Efendi tarafından tamir ettirilmiş, ağaç sütunların taşıdığı kirişler üzerine oturtulmuş toprak damlı bir yapıdır. Mihrabı güzel oyma taştandır. Caminin birçok yerlerinde kitabesi vardır. Örneğin minberin kapısının üstündeki Hadis’i Şerif’in anlamı şudur. “Mümin mescid’de sudaki balık gibidir. Münafık ’da kafesteki kuş gibidir.” Camiinin yazlık bölümünde dâhil olmak üzere boyu 39, eni 18 metre olan birbirine paralel sıra halinde altışar fil ayağı ile onların üzerine yerleştirilmiş 14 kemerin taşıdığı bir binadır. Ahşap olan kadınlar mahfili yüksek, geniş ve ferah bir mekândır. Camii içinden çıkılan iki merdivenle inilip, çıkılmaktadır.

Ağaç oyma süslemeleriyle göz alıcı ve hayranlık uyandırmıştır. Cümle kapısı ağaç işleme ve süsleme sanatının bir şaheseridir. İki kanatlı olan kapı ceviz ağacından yapılmıştır. Son cemaat yeri M.1543 yılında İshak Bey’in oğlu Hacı Seydi Ali tarafından yaptırılmıştır. Sofa ve yazlık bölümde denilen bu kısımda kemer ortasında dairesel bir madalyon şekli dikkatleri çeker.
Meydan camii (Rüstem Paşa Camii-Emir Camii): İlçe merkezinde meydan mahallesindedir. Minaresi ve mihrabı taştandır. Kubbe’ye çapraz tonozla örtülüdür.
Evliya Çelebi’nin bu camii hakkındaki sözlerinin bugünkü anlamı “Emir camii toprakla örtülü bir camiidir. Kıble tarafından mihrap üstünde büyük bir kubbesi ve ziyaretgâh vardır. Kıble kapısı önünde yolun üzerinde güzel minaresi vardır ki güzelliği tarif olunmaz.” Camiinin kitabesi olmadığı için ne zaman yapıldığı kesin olarak belli değildir. Ancak 1436’ dan önce yapılmış olması ihtimali kuvvetlidir. Camiye adını veren Mimari Emir Rüstem Paşa olan camii, uzun müddet onun adıyla anılmış, özellikle mimarisi açıdan oldukça ilgi çekici ve fevkalade bir eser gerek camii, gerekse de minare kesme taşlardan inşa edilmiştir. Minarenin hemen yanı başındaki Meydan çeşmesi, soğuk suyuyla yüzyıllardan beri hem yürekleri ferahlatmış, hem de gönül huzuru ile alınan abdestlerin şahitliğini yapmış, halen de bu şahitliği devam ediyor.

Sipas Camii: Farsça da Hamd, Sena, şükür anlamına gelen, Sipas camii, Karamanoğlu Bedrettin Mahmut Bey’in oğlu Ebulfeth Alaaddin Halil Bey tarafından yaptırılmıştır. Cümle kapısı üzerinde üç ayrı kitabesi bulunmaktadır. Mihrabı orijinal olup, sanat değeri yüksektir. Taş işleme sanatının güzel bir örneğidir. Minberi ahşap ve basittir. Minaresi 225×225 cm kaidelidir. Devrinin başarılı bir eseri olan minaresi, ne yazık ki günümüze kadar gelmemiştir. Yapılış tarihi hakkında kesin bir bilgimiz yoktur. Vakıflar tarafından 1972 yılında yıktırılarak bugünkü iki katlı durumuna getirilmiştir. Camii avlusuna girişteki Çınar ağacı, Eski Sipas Cami’yi görebilen, onunla yaşayan bir ulu Çınardır. Çınar’ın hemen dibindeki su, belki de Çınardan da eskidir. Buz gibi serin suyu, yazın dahi eksilmez. Çınarlısu diye de adlandırılan bu su Ermenek sevdalıları için ab-ı hayat gibidir. Çınarlısu’dan içmek, onunla abdest almak gönülden şükredenler için bir hamd, bir şans, bir şükürdür. İşte onun içindir ki Sipas Camii, bir şükür kapısıdır Ermenekliye minare, aslına uygun olarak restore edilmiştir. Sipas Camii’nin yazlık kısmına alt ağaç oyma tarihi kapısı, ağaç işlemeciliğinin bir şaheseridir. Bugün için Ana Cadde üzerinde olan camiye Karamanoğlu Halil Bey önemli gelirleri olan vakfiyeler bağlamıştır.
Akcamescit Camii: Ermenek’teki en eski Karamanoğulları eseridir. M.1300 yılında Karamanoğulları soyundan Hacı Ferruh tarafından yaptırılmıştır. Oldukça mütevazı bir eser olarak dikkatimizi çeker. Ahşap minarelidir. Minarenin tarihi ve mimari açıdan bir değeri yoktur. Mescit, giriş esas bölüm ve yazlık olmak üzere üç bölümdür. Gerçek bir sanat şaheri olan ağaç oyma iki kapısı, Akçamescit’in adını yüzyıllardan beri duyurmuştur. Günümüze kadar gelebilen bu kapılar ilgi ve alakayı halen üzerinde toplamaktadır. Kapılar aynı sanatkâr elinden çıkmış, eşine az rastlanan paha biçilemeyen sanat eserleri olarak zihinlerde ve gönüllerde ki yerlerini çoktan almışlardır. Balkusan, Altıntaş, Kamış ve Tekeçatı yaylaları özellikle Balkusan yaylasında arıcılık yapılır. Balları meşhurdur. Buralarda çok çalba otu olur. Bu ottan elde edilen ballar Taşeli Yaylası’nın en beyaz, en nefis ballarıdır. Balkusan başta olmak üzere bu yaylalarda yapılan kaşar peyniri de çok nefistir. Özellikle Tekeçatı ’da ağaçların kuturları pek fazladır.  Burası oldukça sulak ve çayırlıktır. Burada sığır ve at beslenir. Ermenek’in mesire yeri olarak ta en çok değerlendirildiği yerlerindendir. Tekeçatı, Balkusan deresinin güneye devamı üzerinde ve eski Ermenek-Mut-Karaman yolu kavşağındaki derin vadiye Tekeçatı denir.

Taşeli platosunu yararak gelen Göksu Akdeniz Bölgesinin en önemli akarsularındandır. Toroslar da ki Haydar ve Geyik dağlarından kaynaklarını alan güneydeki kol, Ermenek suyu adını alır. Haydar dağlarından doğan Hadim Göksu‘yu ise Kuzeydeki kolu oluşturur. Bu iki büyük kol Mut İlçesi güneyinde birleşerek asıl Göksu‘yu oluştururlar. Ermenek Göksu’yu, Gökdere ile Küçük suyun Sarıtaş bıçağı mevkiinde birleşmesinden itibaren başlayan kısım ve Hadim Göksu’nun Mut’tan Suçatı yöresine kadar olan bölümüne Ermenek Göksu’yu denir. Ermenek Göksu’yu üzerinde Gezende baraj göleti oluşturulmuştur. Ermenek Barajı ise ayrı bir heyecan ve canlılık sağlamıştır. Ayrıca bu nehirden balık üretilmektedir. Bu nehre ulaşan derelerde harikadır. Nadire çayı, Zeyve çayı gibi.  Ermenek İlçesi %96,04’lük bir okuma yazma oranına sahiptir. Nüfusun büyük çoğunluğu ilkokul ve ilköğretim mezunudur. Ermenek ilçesinde okuma yazma bilen fakat hiçbir okula gitmeyen kesimin nüfusa oranı % 18,43’dür. Bu durum, ilçede okuma yazma seferberliği neticesinde yapılan faaliyetlerin olumlu sonuç verdiğinin önemli bir göstergesidir.
Ermenek ilçesi, bölge içerisinde eğitime önem veren merkezlerden biri konumundadır. İlçede istihdam alanlarının darlığı ve tarımsal alan yetersizliğinden dolayı genç nüfus eğitime yönelmekte olup üniversite çağına gelince de eğitimine devam etmek üzere göç etmektedir. Yükseköğretimde ilçenin durumu çevre ilçelere göre daha olumlu bir seyir izlemektedir. Ermenek ilçesinde Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesine bağlı bir adet Meslek Yüksekokulu bulunmaktadır.

İlçeye bağlı 2 Belde, 26 köy bulunmaktadır. Beldeler; Kazancı ve Güneyyurt’tur. Köyleri ie; Ağaççatı, Ardiçkaya, Aşağı Çağlar, Balkusan, Boyalık, Çamlıca, Çatalbadem, Çavuş, Elmayurdu, Eskice, Evsin, Gökçekent, Gökçeseki, Görmeli, İkizçınar, Katranlı, Kayaönü, Olukpınar, Pamuklu, Pınarönü, Tepebaşı, Yalındal, Yaylapazarı, Yerbağ, Yeşilköy ve Yukarı Çağlar´dır.  İlçeye en yakın köy Çavuş, en uzak köy ise Ardıçkaya’dır.